GazeteKadıköy’ün 10-16 Ağustos tarihli 950.sayısında ‘Doğru Üniversite Tercihi Nasıl Yapılır?’ı anlattım.
Öğrencilerin yaklaşık bir yıl süren üniversiteye giriş maratonunda sona yaklaşıldı. Geçtiğimiz hafta Yüksek Öğretim
Kurumları Sınavı’nın (YKS) sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte üniversite adayları tercihlerini yapmaya başladı. Öğrenciler, farklı puan türleri ve sıralama sonuçlarıyla 24 tercih yapma hakkına sahipler. ÖSYM’nin internet
sitesi üzerinden yapılan tercihler, 14 Ağustos Çarşamba gecesi son bulacak. Tercihini yapan öğrenciler, bu süre zarfında tercihlerini değiştirme hakkına da sahipler.
Tercih döneminde öğrenci ve velileri “doğru tercih nasıl yapılır?” sorusu bir hayli meşgul ediyor.
Her yıl binlerce aday, iyi bir dereceye sahip olmasına rağmen yaptığı yanlış tercihler yüzünden üniversiteye giremiyor. Gazete Kadıköy olarak eğitim alanında yaptığı çalışmalar ve yazdığı yazılarla
bilinen, birçok okula ve öğrenciye danışmanlık yapan Kadıköylü eğitim uzmanı Yeşim Kirman
ile doğru üniversite tercihinin nasıl yapılması gerektiğini konuştuk.
“DEĞİŞİM KARAMSARLIK YARATIYOR”
• Yeni sınav sistemi bu sene ilk defa uygulanmaya başladı. Bir eğitim uzmanı ve öğrencilerle iç içe biri olarak sistem ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Puan türlerinin azalması, Türkiye genelinde rehberlik alamayan öğrencilerin sınav sonuç belgesini
daha rahat yorumlaması ve sonraki yıllarda tercihlerini yapabilmesi açısından faydalı oldu.
Mart ayında sınav olmamasını ve sınavın Haziran’da olmasını da olumlu buluyorum. Mart’ a
kadar YGS sonra LYS çalışan çok sayıda öğrenci sınava hazırlanmada ve okula devamda sıkıntı yaşıyordu,
sınav sonuçları açıklanınca psikolojik olarak etkilenip dağılabiliyorlardı. YKS’de ise adaylar
yıl boyunca iki sınava da paralel hazırlandılar. Ancak sistemle ilgili devamlı değişiklik yapılması, zaten stresli bir süreç olan hazırlık sürecinde hem adayların hem de velilerinin oldukça endişelenmesine, zaman zaman karamsarlığa kapılmasına neden oldu. Bu yıl puan türleri ve ağırlıklar değiştiği için önceki yılların puan ve sıralamaları çok fazla
bir anlam ifade etmiyor ve bu da adayların tercih sürecinde zorlanmasına sebep oluyor. Bu sebepten önceki yıllara göre çok daha dikkatli ve geniş aralıkta tercih yapılmasını tavsiye ediyorum. Özellikle eşit ağırlık ve sözel öğrencileri için daha büyük sürprizler yaşanabilir.
• Öğrencilerin tercih yaparken kendilerine sorması gereken ilk soru nedir?
Aslında öğrencilerin tercih sırasında değil lise öğrenimi boyunca kendilerine sorması gereken sorular var. Meslekleri ve üniversiteleri geniş zamana yayılmış şekilde tanımalı, kendi yetenek, ilgi ve becerileriyle uyumlu olup olmadığını anlamaya çalışmalı, mümkünse iş deneyimi yaşayarak o mesleğin kendilerine uygun olup olmadığını tespit etmeliler. Ama ne yazık ki bunu yapabilen aday sayısı oldukça az. Genellikle yapılan 10-15 gün gibi kısa bir zaman aralığında hayatlarını etkileyen bu çok önemli kararı vermeye çalışmak, bu da oldukça stres yaratıyor.
“ÜNİVERSİTEYE GÖRE SEÇİLMEMELİ”
• Öğrencilerin tercih zamanında sıklıkla yaptığı yanlışlar neler?
İstediği üniversiteye girebilmek için asla istemediği bir bölümü yazmamalılar. Her öğrencinin hayalini kurduğu bazı üniversiteler vardır. Sırf o üniversitede okumak için daha önce hiç düşünmediği, hiçbir şey bilmediği bir bölümü tercih listesine eklememeliler. Bu durumda hayallerindeki üniversitede puanının yettiği bölümde okurken mutsuz
olacak, istemedikleri bir mesleği ömürleri boyunca yapmak zorunda kalacaklar. Bir diğer hata da adayların
hayalini kurduğu bölümden daha yüksek bir puan aldığında “puanım boşa gitmesin” diye daha önce hiç düşünmediği bir bölümü yazıp kazanması oluyor. İstemedikleri ve mutsuz oldukları bir bölümde okumak ve istemedikleri bir işi yapmak zorunda kalıyorlar.
BUNLARA DİKKAT!
• Öğrencilerin tercih yaparken dikkat etmesi gereken şeyleri sıralar mısınız, öncelemesi gereken kriterler neler olmalı?
Kazandığında gitmeyecekleri hiçbir bölümü listelerine eklememeliler. Hiç düşünmedikleri bir bölümü yazıp kazandıklarında, kayıt yaptırmasalar bile bir sonraki sene için puanları düşecektir. Ya hiç istemedikleri bir bölümde okumaya devam edecekler ya da düşen puanı telafi etmek için çok yoğun bir çalışma yapmaları gerekecektir. Kampüsünü ziyaret etmedikleri, öğretim kadrosunu, derslerini incelemedikleri, orada okuyan kişilerle tanışmadıkları hiçbir bölümü listelerine eklememeliler. Yabancı dil, çift ana dal, yan dal, dikey geçiş, yurt dışı olanaklarını incelemeli, geleceğe en iyi şekilde hazırlayacak, meslek hayatında fark yaratmalarını sağlayacak ortamlar sunacak üniversiteleri tercih etmeliler.
• Sizce öğrenciler devlet üniversitelerini mi yoksa vakıf üniversitelerini mi öncelikli olarak
tercih etmeli?
Bu tamamen kişisel bir tercih ve adayın bütçesine bağlı. Çok iyi eğitim veren devlet üniversitelerimiz
olduğu gibi uluslararası düzeyde eğitim veren vakıf üniversitelerimiz de mevcut. Burada seçim yaparken üniversiteleri çok detaylı incelemeliler. Vakıf üniversitelerinin tanıtımlarından etkilenerek hiç düşünmedikleri ya da kendilerine uygun olmayan bölümleri yazmamalılar. Bazı vakıf üniversiteleri kendilerine öğrenci çekebilmek adına yeni açılan veya çok talep almayan bazı bölümleri için özel burs ya da farklı avantajlar sunabiliyorlar. Tanıtımlarını
da çok etkileyici yapıyorlar. Bu da adaylara çok cazip gelebiliyor, birden akıllarında olmayan bambaşka bir alana kayabiliyorlar. Uzun vadede bu da olumsuz sonuçlara yol açıyor. Vakıf üniversitelerini daha iyi değerlendirmek için http://www.yok.gov.tr/documents/10279/43653871/vakif_yuksekogretim2018.pdf adresindeki belgeyi incelemelerini tavsiye ederim. Üniversitelerin karşılaştırmalı olarak önemli özelliklerinin verildiği rapor,
vakıf üniversitelerini tercih edecekler için önemli bir doküman.
“EN ÇOK HUKUK, PSİKOLOJİ, TIP…”
• Son dönemlerde öğrencilerin tercih eğilimleri hangi bölümler?
Eşit ağırlık öğrencileri hukuk ve psikolojiyi tercih ediyor, sayısal öğrenciler için ise tıp her zamanki
gibi çok popüler.
• Bölümlerin “iş bulma” istatistikleri göze alındığında hangi bölümler öne çıkıyor?
Aslında iş bulma kişinin kendisiyle çok alakalı. Çok iyi bir üniversiteden çok iyi bir bölümden mezun olup işsiz kalınabileceği gibi, orta dereceli bir üniversiteden çok iyi yerlere gelinebilir. Ne okuduğu nerede okuduğu donanımlı yetişmek adına önemli ama kişi kendini iş hayatına gerek deneyim gerek beceriler açısından hazırlamazsa kariyer
anlamında istediği noktalara ulaşamaz.
İŞTE GELECEĞİN MESLEKLERİ
• Şu an popüler olmayan fakat yakın gelecekte popülaritesi artacak “geleceğin meslekleri” nelerdir?
Teknolojik ilerlemeler, demografik değişiklikler, hızlı kentleşme, küresel ekonomi güçlerindeki değişim, kaynakların azalması ve iklim değişikliği gibi etmenler geleceğin iş hayatını ve mesleklerini de etkileyecek.
Otomasyon, robotların kullanımı ve yapay zekâ, işlerin hem yapısını hem de sayısını çok ciddi bir şekilde değiştirecek. Yaşam ömrünün uzaması iş modellerini, emeklilik maaşlarını da etkileyecek. Tam zamanlı yerine esnek
zamanlı çalışma olanakları artacak, proje bazlı çalışmalar öne çıkacak. Alternatif enerjiye yönelik yeni meslekler ortaya çıkacak, ürün tasarımı, atık yönetimi ve yeniden kullanım alanlarındaki ihtiyaçları karşılamak üzere
yeni mühendislik süreçleri geliştirilecek. Geleneksel enerji endüstrileri ve oralarda çalışan insanlar yeniden bir yapılanmanın içine girecekler. Dikey çiftçilik, robot tamirciliği, robotik sorunlar avukatlığı, gen terapistliği,
siber terör uzmanlığı, hologram ilişkileri yöneticiliği, yapay zeka pazarlamacılığı gibi yepyeni meslekler hayatımıza girecek.
Bölüm tercih ederken bu öngörüleri dikkate almak faydalı olacaktır. Şu andaki popülerlik ve ihtiyaca göre değil, geleceğin ihtiyaçlarına göre hazırlanmak en iyisi olacaktır. Ayrıca böyle bir geleceğe hazırlayabilecek bir
üniversiteyi de tercih etmek önemli olacaktır.
Kadıköy Gazetesinin 950. sayısına aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz.
http://www.gazetekadikoy.com.tr/images/dosyalarim/950_sayipdf__a6694.pdf