Dünyadaki hızlı değişime okulların aynı oranda uyum sağladığını düşünüyor musunuz? İnovasyon çağında yaşarken, bu çağda üretim yapacak çocukların ve gençlerin bu çağın gereksinimlerine hazır yetiştirilmesinin öneminin hepimiz farkındayız. Peki bunun için ne yapıyoruz? Sistemin kökten değişmesini beklemek yerine mevcut sistemimize hangi inovatif uygulamaları ekleyeceğimizi düşünmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Buradan yola çıkarak sizlerle dünyadaki inovatif okulların uygulamalarını paylaşmak istiyorum. Sizlerle tanıştıracağım ilk okul; Summit Okulları
Amerika’da 2000 yılında ebeveynlerin ve toplumdan kişilerin liseler için inovatif bir model oluşturmak için bir araya gelerek oluşturduğu Summit ağı, hayat şartlarına ve geçmişine bakmadan her çocuğa yüksek kalitede ücretsiz eğitim vermeyi amaçlamaktadır. İlk okulunu 2003 yılında açan Summit Okullarının şu anda 11 okulu ve 2500’ü aşkın öğrencisi bulunmaktadır. Okullara başvuru sırası ve kura ile öğrenci alınmakta olup eğitim ücretsizdir. Okullara Bill ve Melinda Gates Vakfı, Michel Susan Dell Vakfı gibi vakıflar fon sağlamaktadır.
Bill Gates, Summit okullarında uygulanan kişiselleştirilmiş öğrenme yaklaşımının çocukların öğrenmesinde en etkili yollardan biri olduğunu ve bunu teknolojinin desteği ile yaptıklarını belirtiyor. Bu yolla öğrenciler kendi hızlarında öğrenebiliyor ve kendi akademik gelişimlerinden sorumlu oluyorlar. Summit ağındaki okullar öğrenme süreçlerinde Facebook’la geliştirdikleri bir yazılımı kullanıyor. Yazılım üzerinde öğrencinin bireysel hedefine ulaşabilmesi için kişisel öğrenme planı oluşturuluyor. Planda o amaca ulaşmak için hangi dersleri alması gerektiği, not ortalamasının kaç olması gerektiği gibi bilgiler yer alıyor. Yazılım üzerinden haftalık hedefler belirleniyor ve öğrencinin gelişimi mentorlarla birlikte izleniyor.
Öğrencilerin bir günü şöyle geçiyor. Proje zamanı, Summit Okuyor, Kişisel Öğrenme Zamanı, Summit Çözüyor, Mentor Zamanı, Topluluk Zamanı, Seçmeli Dersler ve Okul Sonrası Aktiviteleri
İngilizce, tarih, matematik, fen bilimleri ve İspanyolca gibi temel derslerde öğrenciler proje üretiyorlar ve proje tabanlı öğrenme sayesinde düşünme becerileri ve yaşam becerileri gelişiyor. Öğrenciler her gün 30 dk kitap okuyor, 30 dk matematik problemi çözüyor. Kişisel öğrenme zamanında video, sunum, yazılı döküman gibi online kaynaklardan konuyu öğreniyor. Öğretmenlerinden birebir ders alabiliyor ve arkadaşlarıyla birlikte konuları çalışabiliyor. Öğrenciler hayat hedefleri ve kariyer planları için 4 yıl boyunca öğretmenlerinden mentorluk alıyor. Her öğrenci ayrıca bir topluluğa üye oluyor. Topluluk zamanında öğrenciler duygu ve düşüncelerini sınıf arkadaşları ve mentorlarıyla paylaşıyor, ilişki kuruyor. Öğrenciler birbirlerine destek oluyor ve geri bildirim veriyor.
Öğretmenler ise geleneksel okullardaki rollerden oldukça farklı olarak koç, mentor, özel öğretmen, kuratör ve analizci gibi çok değişik roller üstlenerek bireysel öğrenme ortamlarını kuruyor, pozitif okul kültürünün oluşmasını sağlıyor ve öğrenci gelişimini destekliyorlar.
Summit okullarının sonuçları incelendiğinde ilk %20’lik okulların arasında olduklarını, eyaletin başarılı okul ölçülerinin üstünde olduğunu ve mezunlarının %99’unun 4 yıllık okullara kabul aldığını görüyoruz. Kişiselleştirilmiş öğrenmenin uygulandığı 62 okuldan öğrencilerin katıldığı bir araştırmada, 2 yılda öğrencilerin diğer okullarda okuyan öğrencilere göre daha çok gelişme kaydettikleri tespit edilmiş. Kişiselleştirilmiş öğrenmenin güçlü ve zayıf yanlarının belirlenmesi için daha çok veriye ihtiyaç olduğunu biliyoruz ancak ilk sonuçların oldukça umut vaat edici olduğunu da görüyoruz.
Kaynaklar:
https://www.edinnovationlab.com/explore-summit
https://www.gatesnotes.com/Education/Why-I-Love-This-Cutting-Edge-School-Design