Geçtiğimiz günlerde Fransız okullarıyla ilgili başlayan kriz Alman okullarının da eklenmesiyle büyüyor.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki Fransız okullarıyla ilgili iki ülke arasında anlaşma krizi yaşanmış, Fransa’nın Türkiye Büyükelçiliği, Türkiye’nin Fransa’ya bir anlaşma taslağı sunduğunu ve Fransız tarafının anlaşmayı kabul etmemesi halinde 2024-2025 eğitim öğretim yılından itibaren Fransız Charles de Gaulle ve Pierre Loti okullarında Türk vatandaşı öğrenci kabul edemeyeceğini, halihazırda Fransız okullarında kayıtlı olan Türk öğrencilerin de Türk okullarına nakledilmesi gerektiğini resmen bildiren bir nota aldıklarını açıklamıştı.
Bu hafta Fransız liseleri krizine Alman liseleri de eklendi. Almanya Büyükelçiliği’ne bağlı Ankara Ernst Reuter Okulu, yeni eğitim öğretim yılında Türk vatandaşlarının öğrenci olarak kabul edilmeyeceğini duyurdu. Okuldan yapılan açıklamada “Türk Dışişleri Bakanlığı’nın nota yayınlayarak 2024/2025 eğitim-öğretim yılında anaokulu da dahil olmak üzere Ankara’daki Ernst Reuter Okulu’na Türk pasaportlu yeni öğrencileri kabul etmemizin bir sonraki duyuruya kadar maalesef yasaklandığını bildirmek isteriz” denildi. Açıklamada, ayrıca en az 2023-2024 eğitim öğretim yılından beri anaokulu dahil Ernst-Reuter Okulu’na devam etmiş olan Türk pasaportlu öğrenciler, Türk pasaportu olmayan ancak “Mavi Kartı” olan çocuklar ile Türk vatandaşı olmayıp başka ülkelerin uyruğuna sahip öğrenciler anaokulu da dahil olmak üzere okula yeni kayıt yaptırabileceği belirtildi.
Peki kriz nereden çıkıyor? Bu okullar uluslar arası okul ya da yabancı özel okul statüsünde değiller. Bu okullar büyükelçiliklere ait okullar. Devletler bulundukları ülkelerde temsilcilikleri bünyesinde böyle okullar açabilir ve hangi ülke ise o ülkenin müfredatını uygulayabilir. Bu okullar bulundukları ülkelerin müfredatını uygulamak zorunda değildirler. Öğrencilerin diplomaları da o ülkenin diplomasına uygun şekilde verilir. Bu okulların açılış amacı diplomatların, expatların çocuklarının eğitimlerine kendi ülkelerinin eğitim sistemine uygun şekilde kesintisiz devam etmesidir. Buradaki kural ise başka ülke vatandaşının bu okullara alınmamasıdır. Ancak Türkiye’deki Fransız Charles de Gaulle, Pierre Loti ve Alman Ernst Reuter Okulu’na Türk öğrenciler alınıyordu. Bu okullardan mezun olan Türk öğrenciler yabancı öğrenciler gibi YÖS’e girebiliyordu, bu da büyük tartışmalara yol açıyordu.
MEB Bakanı Tekin bu okullarla ilgili şunları söylemişti: “Biz bu okullara Lozan’da taahhüt ettiğimiz için hiçbir problem çıkartmıyoruz. Onlarla ilgili hiçbir sıkıntımız da yok fakat enteresan bir biçimde Fransa bu mektuplarda da olmayan sadece müstemleke ülkelerine yakışan şekilde davranarak, Türkiye’de iki tane daha okul açmışlar. Bu okulları açarken, sadece Fransızları alacaklarını söylemelerine rağmen öğrenci sayısının yüzde 90’ı Türk vatandaşı. O okullar benim literatürümde resmi olmadığı için bu çocuklar okullaşmamış gözüküyorlar. Bu vesileyle ben bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal ve uluslararası hukukunu korumak adına sorumlu davranan bir Milli Eğitim Bakanı olarak bu okullara biz gerekli adımları attık. Bizim koşullarımıza gelirlerse hayatlarına devam ederler. Gelmezlerse de biz de gerekli hukuki prosedürü takip ederiz. Bunu da bu vesileyle paylaşmış olayım.”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM’de AK Parti Grup Toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Tekin, kendi ülkelerinin müfredatını uygulayarak Türk öğrenci kaydına izin verilmeyen okullara ilişkin, “Bu okullar normal koşullarda bizim mevzuatımızda yeri olmayan okullar. Mevzuat içerisine girerlerse eğitimlerine devam edecekler. Girmezlerse yok hükmündeler zaten. Bizim arzu ettiğimiz şey şu; bir yasal mevzuatımız var, bir de anayasamızın uluslararası sözleşmelerle ilgili 90’ıncı maddesi çerçevesinde ülkelerle yaptığımız uluslararası anlaşmalar var. Bu nedenle bu okulların hukuki statüye kavuşması için uluslararası sözleşme yapılması gerekiyor. Biz bu bahsi geçen, yasal dayanağı olmayan 12 okulun uluslararası sözleşmeyle, karşılıklı iki ülkenin anlaşacağı zemininde yasal dayanağa gelmesini arzuluyoruz. Fransa ile görüşmelerimiz devam ediyor, Pakistan’da görüşmelerimiz devam ediyor. Uluslararası sözleşme yapalım, biz de karşılıklı olarak özellikle Avrupa’daki Türk vatandaşlarımızın çocuklarının, eğitim öğretim hakkından demokratik özgür bir biçimde, kendi kültürlerini ana dillerini öğrenebilecekleri bir şekilde uluslararası sözleşme yapmak için çaba sarf ediyoruz” diye konuştu.
Özetle Lozan antlaşmasına dahil olan yabancı liselerin öğrenci alımında herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Bu okullar eğitim öğretim faaliyetlerine devam edecektir. Zaten bu okullar MEB sistemi içinde yabancı lise statüsünde bulunmaktadır.