Pandemide eğitimin kesintiye uğraması tüm sınıf seviyelerindeki öğrencileri etkiledi ama özellikle birinci sınıflar oldukça çok etkilendi. Önce haftada iki gün okul beş gün evde yapılan çalışmalarla devam eden süreç okullarda yüz yüze eğitime ara verilmesiyle daha da zorlu bir hal aldı. Haftada iki gün okula gitmek yetersizdi, sadece sesler ve heceler okulda veriliyor geri kalan tüm çalışmalar eve geliyordu ama en azından çocuklar yaşıtlarıyla bir araya geliyordu. Öğretmeniyle ilişki kuruyor, arkadaşlarıyla oyun oynuyor, sosyal bir ortamda öğreniyordu. Şimdi tüm çalışmalar evde ve uzaktan eğitimle gerçekleşecek. Çocuklar haftada iki gün okula giderken de ebeveynler öğrenme süreçlerini ciddi şekilde destekliyorlardı, şimdi daha da fazla desteklemek hatta tamamen yürütmek zorunda kalacaklar. Üstelik arkadaşlarından uzak kalacak motivasyonu oldukça düşük olan çocuklarıyla bu zorlu yolculuğu yapacaklar.
Bu noktada özellikle çalışan anne babaların süreci yeterince destekleyemeyecek olması gündeme geliyor, evde bakım veren kişiler öğretim sürecinde çok etkili olmuyor, anne babalar da yoğun çalışınca çocuğun kendi başına yapabilecekleri sınırlı oluyor. Ders aldırmak bir çözüm yolu gibi görünse de hem bütçe anlamında hem de pandemi şartlarında velileri zorlayacak bir yöntem olduğu ortada.
Bir diğer nokta da eğitimci olmayan ebeveynlerin okuma-yazma süreçlerinde doğal olarak deneyimsiz olmalarının yarattığı olumsuz etkiler. Okuma yazma öğretme tekniklerini bilmedikleri için yanlış bir şey yapmak istemiyorlar, çocuklarını desteklerken zorlanıyorlar. Burada sınıf öğretmeninin velilerini doğru yönlendirmesi, öğrencilerini yakından takip etmesi, verimli canlı dersler yapabilmesi, sürecin sağlıklı yürütülebilmesinde önemli rol oynuyor.
Özel okullarda belirli bir standart yakalansa da devlet okullarında öğretmenden öğretmene farklı uygulamalar görülüyor ne yazık ki. Bu da sınıflar arasında, öğrenciler arasında ciddi farklara yol açabiliyor. Öğrencilerin bireysel farklılıklarını da eklediğimizde durum daha da ciddileşebiliyor. Bu noktada süreci sağlıklı yürütemeyeceğini düşünen veliler “sınıf tekrarı” yaptırmayı düşünebiliyor.
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 31. maddesinde de belirtildiği gibi “İlkokullarda öğrencilere sınıf tekrarı
yaptırılmaması esastır. Ancak; istenilen yeterlik düzeyine ulaşamamış ilkokul öğrencilerine, velinin yazılı talebi üzerine, ilkokul öğrenimi süresinde bir defaya mahsus olmak üzere sınıf tekrarı yaptırılabilir.”
Ayrıca aynı yönetmeliğin pandemi döneminde eklenen ek 1. maddesine göre “İlkokul 1 inci, 2 nci ve 3 üncü sınıflarda eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapıldığı dönemde başarı durumu değerlendirilen öğrenciler bir üst sınıfa geçmiş sayılır. Ancak ilkokullarda velinin yazılı talebi doğrultusunda sınıf tekrarı yaptırılabilir.” ifadesi yer almaktadır.
Peki şimdiden bu kararı vermek doğru mudur? Benim velilerimize önerim bu seneyi mümkün olduğunca destekleyerek, olabildiğince iyi şekilde tamamlamaktır. Sene sonunda sınıf öğretmeniniz ve rehber öğretmeninizle birlikte çocuğunuzun sene sonundaki durumunu değerlendirerek bu kararı vermek en doğrusu olacaktır. Seneye her ne kadar pandeminin bu ölçüde yaşanmayacağı düşünülse de belirsiz bir süreçten geçildiği unutulmamalıdır.
Yardımcı kaynak kitaplar yada Morpa gibi platformlar sürecin daha sağlıklı yürütülmesine destek verecektir. Instagram’da birinci sınıflara yönelik içerikler paylaşan sınıf öğretmenlerinin hesaplarını ve Facebook’da birinci sınıf velilerinin bir araya geldiği grupları takip etmek de faydalı olacaktır.
Tüm birinci sınıf velilerimize ve çocuklarımıza önce sağlık sonra kolaylıklar diliyorum.